Çünkü anlayamıyor.
Söyledi işte; sorunun ne olduğunu bilemiyor.
Dün gece eve geç gelmiş olması mı,
Yoksa bu sabah karşılaştığı yabancının sıcak bakışı,
Ya da o sıcak bakışın bir yabancıya ait olması mı?
Ne yani, siz de anlayamadığınız zaman korkmaz mısınız?
O da korkuyor işte. Bundan doğal ne olabilir ki?
Uzun zamandır sırtını ısıtan kanatlarını garip bir şekilde kaybeden herkes ağlar.
Düşünsenize, "anlayamıyorum" diyor
Düşüncelerinin, kalp atışlarını duymasını engelleyecek kadar kalabalık olduğunu düşünsenize
Sanki yeterince yoğun değilmiş gibi kafası, saçlarının ağırlık yapmaktan başka bir işe yaramadığını düşündüğünü düşünün
Hele o kalabalığın dilinden anlamadığını bir düşünsenize
Siz de korkmaz mıydınız?
Özgür olmanın ona zarar verdiğini düşünen herkes ağlar.
Gerçekten uyumak istemenin ne demek olduğunu,
Farkındalık şalterini, bir süreliğine de olsa kapatmak istemenin ne demek olduğunu biliyor musunuz?
Bilmiyor olmanın korkusunu tatmışsınızdır elbet
Elbet hissetmişsinizdir siz de…
Siz de bilirsiniz o soğukluğu.
Meleklerin yeni yıl hediyelerinin düşmesini yanlız izleyen herkes ağlar.
Yoo yoo, siz kendinizi onun yerine koymayın.
Onun istediği başkalarının onu anlaması değil ki
O sadece kendini anlamaya çalışıyor.
Duyarlılığı yüksek olan herkes gibi,
İhtiyacı olan tek şey kendini dinleyebilmek.
Issız bir sokakta, gece lambasını kendi yüzünden kaybeden herkes ağlar.
Soğuk bir suyun içinde hissediyor kendini
Attığı her adımda, masum bir kelebeği ezmiş olabileceğini bilerek yürüyor.
Zamanı durdurmak mümkün değildir ya,
Elbet yürümeye devam edecek.
Yürümeye devam edecek ki görsün aslında; o yürüken kimse incinmiyor
Anlayabilse keşke; incittiği yalnızca kendisi.
Her geçen gün pullarından birini kaybettiğini hisseden her kelebek ağlar.
Deniz Konuk
No comments:
Post a Comment