Tesadüf
İç güdülerine her zaman güven; bu dünyada kimse seni daha iyi tanıyamaz ve senin için en doğrusunu bilemez senden başka. Esas olan ben olabilmek hayatta. Sürekli hareket halinde olan bir akıntıda yerini bulup, bir öndekinin ve onun önündekinin izinden gitmek yerine, Esas olan kendi izini bırakabilmektir. Bir başkasının doğrusunu üzerine hiç düşünmeden kabullenmektense; yanlışlar, yenilgiler ve başarılar ardından kendi doğrusunu çizebilmektir. Hayatın sana sunduğu -iyi, kötü- durumları yalnızca tesadüfi enteresanlıklara bağlamak yerine, onları anlayıp yürümelisin hayat yolunda. Mesela bu sabah o yanlış sandığın durakta inmeseydin, belki de o yakışıklıyla tesadüfen üçüncü kez, ikişer gün arayla karşılaşmayacaktın ve yarın akşam beraber romantik bir yemeğe gidiyor olmayacaktınız. Ya da dün yanlışlıkla iddia kuponuna Arsenal yerine Manchester City’yi işaretlememiş olsaydın, bugünkü zafer kahkahalarını atamayacaktın. Demem odur ki; tesadüf diye içi boş, rastlantısal, sıradan ve m...