Posts

Showing posts from 2013

An

Aslında her şey tarih olmak üzere yaşanıyor; Anın değeri de burada gizli değil mi? "Bir daha"sı olmayan ve sadece yansımalarını tekrarlama şansının olduğu, Bir ekrandan izleyeceğin kadar uzak, Bir fotoğraftan hatırlayacağın kadar soğuk, Bir melodiden kalbine dokunacak kadar hüzünlü, Bir kokudan yüreğini ısıtıp seni gülümsetecek kadar tanıdık. Sadece anılarında hissedebileceğin kadar semavi ve Bir nefes kadar kısa. Anılarına değer katan; o an, tekrarı olmayan. Deniz Konuk

Bukalemun

Yavaş yavaş, okuduğu satırları kendi yazmış gibi hissetmeye başladı. Sanki kahramanın düşünceleri kendi düşünceleri, duyguları onun duygularıydı. “Evet!” dedi, “Evet ben de tam olarak bundan bahsediyorum işte!”. Fakat ne kahramanla aynı yaştaydı, ne aynı dönemde yaşıyordu, ne de aynı hayat tarzına sahipti. Tek ortak noktaları ikisinin de hayatlarını toplumun kurallarına uygun şekilde yaşıyor olmalarıydı; çoğu insan gibi yani… Başkasının rolünü oynamak değil miydi bu? Bukalemun gibi. Başkasının fikrine katılmak, onu kendi hayatı haline getirmek demek olmamalıydı. Esinlenmek, ilham kaynağını kelimesi kelimesine tekrarlamak değil, ezberinden uzaklaşıp kendi renklerinde resmedebilmektir o tabloyu. Kırmızı, mavi, sarı evrenseldir ama karışımın ve özgür iradenin sınırı yoktur. Kendi tonunu bulmalısın hayatta; ancak o zaman kendini gerçek anlamda keşfetmiş olursun. Hayat  yolunda, kendini keşfetmenin heyecanında bu hatayı yapmak, başkasının paltosunu üzerine almak gibidir; sı...

Tesadüf

İç güdülerine her zaman güven; bu dünyada kimse seni daha iyi tanıyamaz ve senin için en doğrusunu bilemez senden başka. Esas olan ben olabilmek hayatta. Sürekli hareket halinde olan bir akıntıda yerini bulup, bir öndekinin ve onun önündekinin izinden gitmek yerine, Esas olan kendi izini bırakabilmektir. Bir başkasının doğrusunu üzerine hiç düşünmeden kabullenmektense; yanlışlar, yenilgiler ve başarılar ardından kendi doğrusunu çizebilmektir. Hayatın sana sunduğu -iyi, kötü- durumları yalnızca tesadüfi enteresanlıklara bağlamak yerine, onları anlayıp yürümelisin hayat yolunda. Mesela bu sabah o yanlış sandığın durakta inmeseydin, belki de o yakışıklıyla tesadüfen üçüncü kez, ikişer gün arayla karşılaşmayacaktın ve yarın akşam beraber romantik bir yemeğe gidiyor olmayacaktınız. Ya da dün yanlışlıkla iddia kuponuna Arsenal yerine Manchester City’yi işaretlememiş olsaydın, bugünkü zafer kahkahalarını atamayacaktın. Demem odur ki; tesadüf diye içi boş, rastlantısal, sıradan ve m...

Tadın damağımda kaldı

Image
Filmin en can alıcı yerinde elektriklerin kesilmesi veya coşkuyla anlattığın aşk hikâyenin birileri tarafından bölünerek fragmantasyona uğraması gibi,  Tadın damağımda kaldı yine. Çocukken, bütün hafta heyecanla beklediğin dizinin üçüncü sahnesinde uyku saatinin gelmiş olması gibi senin de,  Gitme saatin geldi yine. Hiç doymamak gibi; baştan kabullenilmiş bir açlık hali.  Sana acıktığım ve doyamadığım, Bir o, bir bu yana çevrilen kum saati,  Göz açıp kapayıncaya kadar geçen günlerin ardından bir ömür süren haftalar ve her gün şiddetle artan aşkım, Her seferinde ilk defaymış gibi; kalplerin hep pırpır, midede kelebeklerin uçuştuğu, her hikâyenin çok taze, her dokunuşun çok yeni ama bir o kadar da tanıdık olduğu, her seferinde ilki kadar saf kalan buluşmayı beklediğim, Bir yandan da, kalbime akan bakışların... Bazen uzaklardan, bazen de yanı başımda, kelimelerin kifayetsiz kalacağı kadar dolu bakışlarının verdiği güç ile, Benim, seninle...

Bugün seni çok özledim

Image
Bugün seni çok özledim; dilerim ziyaretime gelir, ruhuma nefes olursun... Eksikliğini, yokmuş gibi yapmak zaman zaman tıkanmama sebep oluyor. Meleğim, kelimelerimden doğar mısın? Bugün yüreğime hayat verir misin biraz? Dolaşsan yollarımda gezgin bir ruh gibi, Karışsan kimyama keşke. Kimsenin çözemediği düğümüme kaynak olsan, Gözlerimden aksan alev alev, Yansıtsan yüreğimi. Ufka açılan pencerem olsan, önümü göstersen bugün Fena mı olur? Karanlık korkutuyor beni; Bölük pörçük anıların hışırtısı, Geçmişin yankılanan konuşmaları, Param parça çığlıklar… Işığını çakıl taşlarına devşirip, dökülür müsün önüme Kahin olup bu sefer? Bugün seni çok özledim; dilerim ziyaretime gelir ruhuma nefes olursun… Deniz Konuk

Özlemin sen hali

Image
Gelir gelmez, gitmek istemek gibi seni sevmek Bir dürtü, bir tik gibi aşkını istemek Çocukluğundan bildiğin bir tadın hatırası gibi seni anımsamak Ölüm kadar kabullenilmiş seni özlemek Hiç bir zaman dokunamayacağını bilerek, yine de özlemek. Öylesine. Hiç bir amaç olmadan; Beklentisiz. Kabullenilmiş bir hal.  Daha önce sonu defalarca izlenmiş bir film, Ya da sonsuzluğun kıvrımlarını saymaya çalışmak gibi. Tekrar tekrar…  Deniz Konuk

Ufka Doğru Giderken

Image
Gidiyorum Uzun zamandır bakmakta olduğum ufuktaki noktaya doğru, Gözüme kestirdiğim, dikkatle izlediğim ufuktaki ışığa doğru gidiyorum. Bir geminin rotasını belirliyişi gibi yavaş yavaş, Kaplanın avına kilitlenişi gibi kararlı bir şekilde Gidiyorum senden. Ufuktaki ışı k mi gölge mi bilmiyorum ama Uf k a doğru ayrılıyorum. Ne kadar tanıdık… Bakıyorum evet uzun zamandır ama Görünürde net bir va rış noktası yok henüz. Tam olarak nereye gittiğimi söyleyemem ama Tam olarak neden gittiğimi açıklayabilirim uzun uzun. Bir büyük deprem oldu bende; Duvarlarım çatladı, Denizlerim taştı, O kadar kırıldım ki ikiye ayrıldım sandım . Sonra duruldu depremim; Çiçekler açmaya başladı yine, Bitti sandım . Artçı sarsıntıları hesaba katmamışım; Bitmedi sancım. O artçı sarsıntıların birinde gördüm iste ufuktaki ışığı . Yüreğim a çı ld ı , Çiçekleri serdim ovalara, Uf ka doğru uzanan yolu döşedim papatyalarla. Kulağımda bir melodi, Göğsümde b...