Sözüm Size Sayın Başbakanım
Bu sabah bir haber aldım ötekilerden, Yine aynı şeyi söylüyordu, Vatan kan ağlıyormuş doğru mu Sayın Başbakanım? Anneler Can’larını yollamışlar sınırı tutsunlar diye, koruyamamışsınız? Daha yirmi yaşını doldurmamış, Başında şapkasıyla lojmana gidiyormuş bir kâse sıcak çorba için. Sonra birden durmuş her şey; alevler belirmiş etrafta, kulaklarda sağır bir çığlık ve Hepsi bu kadar. Daha yirmi yaşını doldurmamış Sayın Başbakanım. Sabaha karşı telefon çalmış, Anne almış telefonu, titreyen bir sesle “Noldu?” demiş. Korkunun ecele faydası yok ya, O da kör, sağır, dilsiz bitmiş Can’ının ölüm haberinden sonra. Bas bas bağırmış: Yazıklar olsun Vatan’a, bana oğlumu geri verin… Aynı saatlerde, genç Anne bebeği kucağında yetişmiş zırlayan telefona. O hiç tepki vermemiş habere; Bir kucağında duran kara gözlere bakmış, Bir de aynadaki kendine. İkisinden başka kimse kalmamış uçsuz dünyada. Çocuğunun babası İt’lere yem olmuş Sayın Başbakanım! “Şehitler ölmez, Vatan bölünmez...