Tuesday, July 21

Gerçek

Sıcak bir kurşun yarası gibidir gerçek acısı
O kadar ani nüfuz eder ki derine,
Kemiklerine, sinirlerine, damarlarına ve hatta kalbine kadar ulaştığını anlayamaz insan ilk anda
O anda
Gerçek yaktığında

Bir müddet sonra cayır cayır yanmaya başlar kurşunun çevresi
Tam olarak adını koyamaz, ellerinle gösterebilirsin ancak
Tam olarak bilemez, nedenini sorgularsın sadece
Kestiremez, ona buna sorarsın çaresizce, bu deli yangına ayna tutsunlar diye

Bir gök taşı,
Şiddetle akan şelalenin altındaki sağır gürültü,
Patlayan bombanın enkazından gelen melek çığlıkları,
Kan kaybının, hayat ve ölüm arasındaki incecik çizgide seyir ettirdiği ambülansın uğultusu,
Yıldızların arasından hızla gelişini seyire daldığın ve fakat adını koyamadığın bir gök taşı.
Gördüklerin ve duyduklarına inanamadığın o anda
Gerçek yaktığında
"Cos" diye
Tam olarak nereye ve nasıl düştüğünü kestiremediğin bir gök taşı

Alevi, kurşunun kızgınlığı, kalbinin yangını, kulaklarının uğultusu,
Alevi gök taşının söner zamanla;
Yağmurlar yağar üzerine, şimşekler çakar, rüzgar alır yükseltir zaman zaman ama
An be an köz olur bir zamanlar kalbini ve adını koyamadığın fizyolojik noktalarını tiz tiz acıtan gök taşı

Gerçek,
Aşk,
Kurşun yarası,
Yok oluş,
Kayıp,
Ölüm.

Eninde sonunda yarın yeni bir gün, birazdan yeni bir an yeniden yaşaman için var olan.

Deniz Konuk






No comments:

Post a Comment

Deko

My photo
kız yazdı, yazdı, yazdı...