Posts

Showing posts from 2012

Kara Eylül

Eylül ayıdır her fenalığın sebebi; Henüz sebebini bulamamış olsam da Hep suçludur Eylül benim hayatımda. Yazın bitişini simgelemesinden bellidir aslında; Karamsarlığı, bütün cıvıllığını alır götürür yazın, Yerine solmuş yapraklar ve Kararmış bir gökyüzü bırakır. Yağmur damlaları gibi benim de Uğursuzluklar akmaya başlar yanaklarımdan. Eylüldür bunu yapan; Kara Eylül. Hep almıştır sevdiklerimi benden Bayılır ayırmaya pat! diye, Aniden, uyarmadan, şans vermeden, Hiç aksatmadan bir şeyi men eder benden. Hayat Dokuz’da sınar beni Her Dokuz’da bir, Ve bir kez daha. Sekiz’in sonunda gözlerimi kapamak Kara Eylül bitince uyanmak, On'a uyanmak isterim. Yine bir Eylül’de yarattığım ütopyamı gerçekleştirmeyi, Meşhur farkındalık şalteri ni kapayabilmeyi isterim. Sonra belki de Aurore gibi uyandırılırım On’un öpücüğüyle; On’a uyanırım, Kara Eylül’den uzak, Pembe beyaz renklere…  Deniz Konuk 11.09.11

Kuş

Image
Bir kuşu bile çok sevebilirsin; Ama ona yuva yapıp su vermezsen eğer, Sevgi içinde üşür, Sevgi içinde susar ve Bir gün uçar gider... Deniz Konuk

Umut

Image
Bembeyaz olmuş kaldırımlar Pamuk şehir İstanbul’da. Beyaz örtmüş bütün günahlarını bu şehrin, Ara sokaklarında kıvrılmış sokak çocuklarının kirleri gitmiş ellerinden, Mecburen. Kuytu çıkmazlarına sığınan, içi dışından koyu çocukları örtmüş kar. Üzülme bu kar da dinecek bir gün, Mecburen. Gelecek ilkbahar söz veriyorum, Bunun senin için de bir anlam ifade ettiğini umarak. Bugün de bitecek söz veriyorum. Söz veriyorum yarın yeni bir gün olacak, Aynı güneş açacak evet ama yeni bir ışıkla doğacak yüreğine. Yine gece olacak evet ama sonra bir gün daha var, Söz veriyorum. Çocuk masalı gibi geliyor biliyorum, ‘Yatçaz kakçaz, geçicek’ der gibi geliyorum ama Bu da geçecek söz veriyorum. Ne ilk ne son olmadığını bildiğini biliyorum, Tek olmak içini rahatlatırdı, belki ümidin daha kuvvetli olurdu ama Sen de güleceksin söz veriyorum. Örtme tül perdeni, bırak aralık kalsın biraz. Kendine, bir gün söneceğini bilsen bile, Bir mum ışığı bırak umutlarının niyetine. Bir sağd...

O Minnacık

Image
Onun on küçük makarnadan oluşan küçük elleri, On küçük bezelyeden ve birer pinpon topundan oluşan ayakları ve Kürdan gibi bacakları var. O bugün dört yaşında ama bahse girerim on, yirmi veya otuz sene sonra hala On küçük makarnadan oluşan küçük elleri, On küçük bezelyeden ve birer pinpon topundan oluşan ayakları ve Kürdan gibi bacakları olacak… en azından annesinin gözlerinden bakıldığında. O minnacık. O gelmiş geçmiş en kurnaz melek; yavaş yavaş hayatın cilveleriyle tanışıp şekillenen, bir taraftan da ipek koza gibi saf ve şeffaf olan bir bebek. Onun altın teli saçları var kestirdiğinde özlediği, özlemekten ağladığı, hemen uzasın diye aynanın karşısında sürekli çekiştirdiği. Onun bir hokkası var ki, şakır şukur bütün kış! Bir de bağırması var ki “Sümüük!” diye, peçeteler diyarında kıyamet sebebi! Elmacık, pamukçuk yanakları, Dünyadaki her karanlığı örtebilecek, pırıl pırıl bir gülümsemesi var. Pembe derisi o kadar hassas ki, manolyaya değse kızarır! O minnacık, melek yü...